Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

Asi, Antakya’nın köklü ailelerinden, Kozcuoğulları’nın kızı, Demir ise, İstanbul’da yaşayan tanınmış genç bir işadamıdır. Bir gün Antakya’ya gelen Demir, tesadüf eseri Asi’yle tanışır. Asi’yi ilk anda tarlada çalışan bir köylü kızı sanan Demir, garip bir şekilde bu güzel ve akıllı kızdan etkilenir. Belki de Asi ona küçük bir çocukken bu topraklarda kaybettiği toprak işçisi olan annesini hatırlatmıştır. \n\nDemir, bir yandan annesinin yıllar önce başına gelenlerden sorumlu tuttuğu aileyi araştırırken, diğer yandan da Asi’yle aralarındaki çekim her geçen gün biraz daha artar. Aradığı aileyi sonunda bulan Demir, hiç ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Onu çok etkileyen işçi kız Asi’yle, peşinde olduğu ailenin arasında sürpriz bir ilişki vardır.

En yakın arkadaşı çılgın sevimli Deniz’in partilerinden birinde, Narin’in hiç iyileşmeyen yarası, Deniz’in yurt dışından dönen güzel kız kardeşi ile elele kapıdan girer. Irmak bir bankanın genel müdürü yardımcısı olan Fırat ile çıkmaktadır ve niyetleri ciddidir. Aradan geçen onca yıl sonra Fırat, Narin’i tanımamış gibidir. Ancak geçmişten gelen ve Narin’in tırnaklarıyla kazıyarak kurduğu huzurlu, güvenli hayatını altüst edecek olan başka gölgeler de vardır...

Yıl 1967. Ali Akarsu uzun yol gemilerinde ikinci kaptanlık yapmaktadır ve zamanının çoğunu ailesinden uzaklarda gemilerde geçirmektedir. Ailenin reisi geçim derdi için okyanus ötelerinde giderken, aileyi bir arada tutan dört çocuğuna hem annelik hem de babalık yapan ise eşi Cemile’dir. \n\nUzun bir seferin ardından Ali evine dönmektedir. Evin ahalisi, özellikle de Cemile tatlı bir telaş içindedir. Mete, Berrin, Aylin ama en çok da dört çocuğun en küçüğü olan Osman babasının dönüşünü pencerede beklemektedir. Ali her ne kadar ailesine kavuştuğu için mutlu görünse de halinde bir gariplik vardır. Üstelik daha ilk günden Mete’nin okuldaki haytalıkları ortaya çıkınca Ali, sinirlerine hakim olamaz. Evde büyük bir tartışma patlak verir. Ali’nin kızı Berrin ile de aralarında aşamadığı bir soğukluk vardır. \n \nAncak Akarsu Ailesi’nin hayatı Cemile’nin kocasının ceketinde bulduğu mektup ile tamamen değişecektir.

Birbirlerine çok bağlı iki kız kardeş olan Yasemin ve Mine’nin hayatı annelerinin başına gelen talihsiz bir olay yüzünden değişir. Artık gidebilecekleri tek bir yerleri vardır; o da anneanneleri Münevver Hanım’ın konağıdır. Çaresizlik yolunun Münevver Hanım’ın kapısında bittiği o sabah, her biri için yeni bir kaderin başlangıcı olacaktır.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

İbrahim Selim sunduğu sevilen yarışma programı Kelime Oyunu ekrana geliyor.

Birbirinden çok zıt ve farklı iki aile, bir takım tesadüfler sonucu Cihangir’in göbeğinde; yan yana, hatta aynı terasta bir arada yaşamaya mahkum olunca iki taraf için de artık her gün yepyeni bir macera ve beklenmedik sürprizlerle doludur.

Konsept danışmanlığını ve sunuculuğunu Kriminalist Prof. Dr. Sevil Atasoy’un yaptığı, yaşanmış gerçek suç hikâyelerinden yola çıkarak oluşturulan Kanıt; zekice yapıldığına inanılan cinayetlerin, hırsızlıkların, adam kaçırmaların yani birçok suç olayının nasıl çözüldüğünü ve hangi noktada kimlerin ne kadar etkisi olduğunu ekrana getiriyor.\n\nSuçluların bıraktıkları delillerin nasıl tespit edildiği, uzmanlar tarafından titizlikle nasıl ortaya çıkarıldığı, bir kadının yumurtalıklarından yaşının hesaplanması, kirpiklerde bulunan tozlardan maktulun hangi coğrafyadan geldiği, olay sırasında çevrede bulunan kan izlerinin açısı gibi pek çok ayrıntının bir suçu çözmedeki yardımının önemi gözler önüne seriliyor.

İbrahim Selim sunduğu sevilen yarışma programı Kelime Oyunu ekrana geliyor.

Şehrazat, ataerkil bir ailenin oğlu olan Ahmet’le ailenin karşı çıkmasına rağmen evlenmiş, bir çocuğu olmuştur. Oğulları henüz bir yaşındayken Ahmet trafik kazasında ölmüş, Şehrazat oğluyla hayat mücadelesine atılmıştır. Ancak genç kadının talihsizliği bu kadarla kalmamış, oğlunun lösemi olduğunu öğrenmiş, tedavisi için canla başla çalışmaya başlamıştır. Hikaye Şehrazat’ın oğlunun tedavisi için 200 bin dolar bulmak zorunda kalması ile başlar. Tedavi belirlenmiş, Kaan’a ilik verecek donör bulunmuş, iş paraya kalmıştır. Çocuğunu yaşatmak için her çareyi deneyen genç kadın, çalıştığı şirketin patronlarından birine başvurur. Patronundan gelen teklif hayatının akışını değiştirecek, Şehrazat’ı altüst etmeye yetecektir.

Asya, ödül almak ve burs sınavına katılmak için Eskişehir’de kaldığı yetimhaneden İstanbul’a bırakıldığı yetimhaneye gelmiştir. Asya’yı İstanbul’da yetimhanede tanıyıp dost bildiği Ercan karşılar. Asya, İstanbul’a geldiği andan itibaren hayatını değiştirecek olan Yiğit’le karşılaşır. Bu karşılaşma Asya için, Yiğit’le aşklarının başlangıcı olurken öte yandan hayatının sır perdesi aralanmaya başlayacaktır.

Asi, Antakya’nın köklü ailelerinden, Kozcuoğulları’nın kızı, Demir ise, İstanbul’da yaşayan tanınmış genç bir işadamıdır. Bir gün Antakya’ya gelen Demir, tesadüf eseri Asi’yle tanışır. Asi’yi ilk anda tarlada çalışan bir köylü kızı sanan Demir, garip bir şekilde bu güzel ve akıllı kızdan etkilenir. Belki de Asi ona küçük bir çocukken bu topraklarda kaybettiği toprak işçisi olan annesini hatırlatmıştır. \n\nDemir, bir yandan annesinin yıllar önce başına gelenlerden sorumlu tuttuğu aileyi araştırırken, diğer yandan da Asi’yle aralarındaki çekim her geçen gün biraz daha artar. Aradığı aileyi sonunda bulan Demir, hiç ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Onu çok etkileyen işçi kız Asi’yle, peşinde olduğu ailenin arasında sürpriz bir ilişki vardır.

Varoşların güzelliğiyle dillere destan Elif'i, gönlünü mahallenin yürekli delikanlısı Yılmaz'a kaptırmıştır. Dürüstlüğüyle çevresindekilerin sevgisini kazanmayı başaran Yılmaz'ın gözü Elif'ten başka kimseyi görmez. Birbirlerine deli gibi aşık olan Yılmaz ve Elif'in tüm arzuları, masallardaki gibi hayatları boyunca mutlu olmaktır. \n\nElif'in çalıştığı Teksil fabrikasının veliahdı Ömer, Elif'i görünce büyülenmiş ve yakın takibe almıştır. Varoşlardan çok uzakta zengin bir hayat yaşayan Ömer ve kız kardeşi Filiz için samimi bir aşka sahip olmak en büyük zenginliktir. Filiz yurt dışında eğitim görmüştür ve işinde çok başarılıdır. Beklenmedik bir kaza Elif, Yılmaz, Ömer ve Filiz'in kaderlerini birleştirecektir.

Gaziantep'in ünlü baklavacısı Kahraman Usta'nın kızı Nazlı, Ankara da üniversite eğitimini bitirmiş memleketine dönmüştür. Nazlı yakışıklı, yabancı bir gençle tanışır. Bu genç, ailesi İstanbul'dan Atina'ya göç etmiş Niko adında bir Yunanlıdır. Nazlı ve Niko birbirlerine deliler gibi aşık olurlar. Ancak aşireti ile sözlüsü Nazlı'nın peşine düşer. Ayrıca Niko'nun, ses yıldızı sevgilisi Anna da bu aşk için büyük bir engeldir. Bu da yetmezmiş gibi Niko'nun ailesi Türklerden, Nazlı'nın ailesi de Yunanlılardan nefret etmektedir.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

Asi, Antakya’nın köklü ailelerinden, Kozcuoğulları’nın kızı, Demir ise, İstanbul’da yaşayan tanınmış genç bir işadamıdır. Bir gün Antakya’ya gelen Demir, tesadüf eseri Asi’yle tanışır. Asi’yi ilk anda tarlada çalışan bir köylü kızı sanan Demir, garip bir şekilde bu güzel ve akıllı kızdan etkilenir. Belki de Asi ona küçük bir çocukken bu topraklarda kaybettiği toprak işçisi olan annesini hatırlatmıştır. \n\nDemir, bir yandan annesinin yıllar önce başına gelenlerden sorumlu tuttuğu aileyi araştırırken, diğer yandan da Asi’yle aralarındaki çekim her geçen gün biraz daha artar. Aradığı aileyi sonunda bulan Demir, hiç ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Onu çok etkileyen işçi kız Asi’yle, peşinde olduğu ailenin arasında sürpriz bir ilişki vardır.

En yakın arkadaşı çılgın sevimli Deniz’in partilerinden birinde, Narin’in hiç iyileşmeyen yarası, Deniz’in yurt dışından dönen güzel kız kardeşi ile elele kapıdan girer. Irmak bir bankanın genel müdürü yardımcısı olan Fırat ile çıkmaktadır ve niyetleri ciddidir. Aradan geçen onca yıl sonra Fırat, Narin’i tanımamış gibidir. Ancak geçmişten gelen ve Narin’in tırnaklarıyla kazıyarak kurduğu huzurlu, güvenli hayatını altüst edecek olan başka gölgeler de vardır...

Yıl 1967. Ali Akarsu uzun yol gemilerinde ikinci kaptanlık yapmaktadır ve zamanının çoğunu ailesinden uzaklarda gemilerde geçirmektedir. Ailenin reisi geçim derdi için okyanus ötelerinde giderken, aileyi bir arada tutan dört çocuğuna hem annelik hem de babalık yapan ise eşi Cemile’dir. \n\nUzun bir seferin ardından Ali evine dönmektedir. Evin ahalisi, özellikle de Cemile tatlı bir telaş içindedir. Mete, Berrin, Aylin ama en çok da dört çocuğun en küçüğü olan Osman babasının dönüşünü pencerede beklemektedir. Ali her ne kadar ailesine kavuştuğu için mutlu görünse de halinde bir gariplik vardır. Üstelik daha ilk günden Mete’nin okuldaki haytalıkları ortaya çıkınca Ali, sinirlerine hakim olamaz. Evde büyük bir tartışma patlak verir. Ali’nin kızı Berrin ile de aralarında aşamadığı bir soğukluk vardır. \n \nAncak Akarsu Ailesi’nin hayatı Cemile’nin kocasının ceketinde bulduğu mektup ile tamamen değişecektir.

Birbirlerine çok bağlı iki kız kardeş olan Yasemin ve Mine’nin hayatı annelerinin başına gelen talihsiz bir olay yüzünden değişir. Artık gidebilecekleri tek bir yerleri vardır; o da anneanneleri Münevver Hanım’ın konağıdır. Çaresizlik yolunun Münevver Hanım’ın kapısında bittiği o sabah, her biri için yeni bir kaderin başlangıcı olacaktır.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

İbrahim Selim sunduğu sevilen yarışma programı Kelime Oyunu ekrana geliyor.

Birbirinden çok zıt ve farklı iki aile, bir takım tesadüfler sonucu Cihangir’in göbeğinde; yan yana, hatta aynı terasta bir arada yaşamaya mahkum olunca iki taraf için de artık her gün yepyeni bir macera ve beklenmedik sürprizlerle doludur.

Konsept danışmanlığını ve sunuculuğunu Kriminalist Prof. Dr. Sevil Atasoy’un yaptığı, yaşanmış gerçek suç hikâyelerinden yola çıkarak oluşturulan Kanıt; zekice yapıldığına inanılan cinayetlerin, hırsızlıkların, adam kaçırmaların yani birçok suç olayının nasıl çözüldüğünü ve hangi noktada kimlerin ne kadar etkisi olduğunu ekrana getiriyor.\n\nSuçluların bıraktıkları delillerin nasıl tespit edildiği, uzmanlar tarafından titizlikle nasıl ortaya çıkarıldığı, bir kadının yumurtalıklarından yaşının hesaplanması, kirpiklerde bulunan tozlardan maktulun hangi coğrafyadan geldiği, olay sırasında çevrede bulunan kan izlerinin açısı gibi pek çok ayrıntının bir suçu çözmedeki yardımının önemi gözler önüne seriliyor.

İbrahim Selim sunduğu sevilen yarışma programı Kelime Oyunu ekrana geliyor.

Şehrazat, ataerkil bir ailenin oğlu olan Ahmet’le ailenin karşı çıkmasına rağmen evlenmiş, bir çocuğu olmuştur. Oğulları henüz bir yaşındayken Ahmet trafik kazasında ölmüş, Şehrazat oğluyla hayat mücadelesine atılmıştır. Ancak genç kadının talihsizliği bu kadarla kalmamış, oğlunun lösemi olduğunu öğrenmiş, tedavisi için canla başla çalışmaya başlamıştır. Hikaye Şehrazat’ın oğlunun tedavisi için 200 bin dolar bulmak zorunda kalması ile başlar. Tedavi belirlenmiş, Kaan’a ilik verecek donör bulunmuş, iş paraya kalmıştır. Çocuğunu yaşatmak için her çareyi deneyen genç kadın, çalıştığı şirketin patronlarından birine başvurur. Patronundan gelen teklif hayatının akışını değiştirecek, Şehrazat’ı altüst etmeye yetecektir.

Asya, ödül almak ve burs sınavına katılmak için Eskişehir’de kaldığı yetimhaneden İstanbul’a bırakıldığı yetimhaneye gelmiştir. Asya’yı İstanbul’da yetimhanede tanıyıp dost bildiği Ercan karşılar. Asya, İstanbul’a geldiği andan itibaren hayatını değiştirecek olan Yiğit’le karşılaşır. Bu karşılaşma Asya için, Yiğit’le aşklarının başlangıcı olurken öte yandan hayatının sır perdesi aralanmaya başlayacaktır.

Asi, Antakya’nın köklü ailelerinden, Kozcuoğulları’nın kızı, Demir ise, İstanbul’da yaşayan tanınmış genç bir işadamıdır. Bir gün Antakya’ya gelen Demir, tesadüf eseri Asi’yle tanışır. Asi’yi ilk anda tarlada çalışan bir köylü kızı sanan Demir, garip bir şekilde bu güzel ve akıllı kızdan etkilenir. Belki de Asi ona küçük bir çocukken bu topraklarda kaybettiği toprak işçisi olan annesini hatırlatmıştır. \n\nDemir, bir yandan annesinin yıllar önce başına gelenlerden sorumlu tuttuğu aileyi araştırırken, diğer yandan da Asi’yle aralarındaki çekim her geçen gün biraz daha artar. Aradığı aileyi sonunda bulan Demir, hiç ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Onu çok etkileyen işçi kız Asi’yle, peşinde olduğu ailenin arasında sürpriz bir ilişki vardır.

Varoşların güzelliğiyle dillere destan Elif'i, gönlünü mahallenin yürekli delikanlısı Yılmaz'a kaptırmıştır. Dürüstlüğüyle çevresindekilerin sevgisini kazanmayı başaran Yılmaz'ın gözü Elif'ten başka kimseyi görmez. Birbirlerine deli gibi aşık olan Yılmaz ve Elif'in tüm arzuları, masallardaki gibi hayatları boyunca mutlu olmaktır. \n\nElif'in çalıştığı Teksil fabrikasının veliahdı Ömer, Elif'i görünce büyülenmiş ve yakın takibe almıştır. Varoşlardan çok uzakta zengin bir hayat yaşayan Ömer ve kız kardeşi Filiz için samimi bir aşka sahip olmak en büyük zenginliktir. Filiz yurt dışında eğitim görmüştür ve işinde çok başarılıdır. Beklenmedik bir kaza Elif, Yılmaz, Ömer ve Filiz'in kaderlerini birleştirecektir.

Gaziantep'in ünlü baklavacısı Kahraman Usta'nın kızı Nazlı, Ankara da üniversite eğitimini bitirmiş memleketine dönmüştür. Nazlı yakışıklı, yabancı bir gençle tanışır. Bu genç, ailesi İstanbul'dan Atina'ya göç etmiş Niko adında bir Yunanlıdır. Nazlı ve Niko birbirlerine deliler gibi aşık olurlar. Ancak aşireti ile sözlüsü Nazlı'nın peşine düşer. Ayrıca Niko'nun, ses yıldızı sevgilisi Anna da bu aşk için büyük bir engeldir. Bu da yetmezmiş gibi Niko'nun ailesi Türklerden, Nazlı'nın ailesi de Yunanlılardan nefret etmektedir.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

Asi, Antakya’nın köklü ailelerinden, Kozcuoğulları’nın kızı, Demir ise, İstanbul’da yaşayan tanınmış genç bir işadamıdır. Bir gün Antakya’ya gelen Demir, tesadüf eseri Asi’yle tanışır. Asi’yi ilk anda tarlada çalışan bir köylü kızı sanan Demir, garip bir şekilde bu güzel ve akıllı kızdan etkilenir. Belki de Asi ona küçük bir çocukken bu topraklarda kaybettiği toprak işçisi olan annesini hatırlatmıştır. \n\nDemir, bir yandan annesinin yıllar önce başına gelenlerden sorumlu tuttuğu aileyi araştırırken, diğer yandan da Asi’yle aralarındaki çekim her geçen gün biraz daha artar. Aradığı aileyi sonunda bulan Demir, hiç ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Onu çok etkileyen işçi kız Asi’yle, peşinde olduğu ailenin arasında sürpriz bir ilişki vardır.

En yakın arkadaşı çılgın sevimli Deniz’in partilerinden birinde, Narin’in hiç iyileşmeyen yarası, Deniz’in yurt dışından dönen güzel kız kardeşi ile elele kapıdan girer. Irmak bir bankanın genel müdürü yardımcısı olan Fırat ile çıkmaktadır ve niyetleri ciddidir. Aradan geçen onca yıl sonra Fırat, Narin’i tanımamış gibidir. Ancak geçmişten gelen ve Narin’in tırnaklarıyla kazıyarak kurduğu huzurlu, güvenli hayatını altüst edecek olan başka gölgeler de vardır...

Yıl 1967. Ali Akarsu uzun yol gemilerinde ikinci kaptanlık yapmaktadır ve zamanının çoğunu ailesinden uzaklarda gemilerde geçirmektedir. Ailenin reisi geçim derdi için okyanus ötelerinde giderken, aileyi bir arada tutan dört çocuğuna hem annelik hem de babalık yapan ise eşi Cemile’dir. \n\nUzun bir seferin ardından Ali evine dönmektedir. Evin ahalisi, özellikle de Cemile tatlı bir telaş içindedir. Mete, Berrin, Aylin ama en çok da dört çocuğun en küçüğü olan Osman babasının dönüşünü pencerede beklemektedir. Ali her ne kadar ailesine kavuştuğu için mutlu görünse de halinde bir gariplik vardır. Üstelik daha ilk günden Mete’nin okuldaki haytalıkları ortaya çıkınca Ali, sinirlerine hakim olamaz. Evde büyük bir tartışma patlak verir. Ali’nin kızı Berrin ile de aralarında aşamadığı bir soğukluk vardır. \n \nAncak Akarsu Ailesi’nin hayatı Cemile’nin kocasının ceketinde bulduğu mektup ile tamamen değişecektir.

Birbirlerine çok bağlı iki kız kardeş olan Yasemin ve Mine’nin hayatı annelerinin başına gelen talihsiz bir olay yüzünden değişir. Artık gidebilecekleri tek bir yerleri vardır; o da anneanneleri Münevver Hanım’ın konağıdır. Çaresizlik yolunun Münevver Hanım’ın kapısında bittiği o sabah, her biri için yeni bir kaderin başlangıcı olacaktır.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

İbrahim Selim sunduğu sevilen yarışma programı Kelime Oyunu ekrana geliyor.

Birbirinden çok zıt ve farklı iki aile, bir takım tesadüfler sonucu Cihangir’in göbeğinde; yan yana, hatta aynı terasta bir arada yaşamaya mahkum olunca iki taraf için de artık her gün yepyeni bir macera ve beklenmedik sürprizlerle doludur.

Konsept danışmanlığını ve sunuculuğunu Kriminalist Prof. Dr. Sevil Atasoy’un yaptığı, yaşanmış gerçek suç hikâyelerinden yola çıkarak oluşturulan Kanıt; zekice yapıldığına inanılan cinayetlerin, hırsızlıkların, adam kaçırmaların yani birçok suç olayının nasıl çözüldüğünü ve hangi noktada kimlerin ne kadar etkisi olduğunu ekrana getiriyor.\n\nSuçluların bıraktıkları delillerin nasıl tespit edildiği, uzmanlar tarafından titizlikle nasıl ortaya çıkarıldığı, bir kadının yumurtalıklarından yaşının hesaplanması, kirpiklerde bulunan tozlardan maktulun hangi coğrafyadan geldiği, olay sırasında çevrede bulunan kan izlerinin açısı gibi pek çok ayrıntının bir suçu çözmedeki yardımının önemi gözler önüne seriliyor.

İbrahim Selim sunduğu sevilen yarışma programı Kelime Oyunu ekrana geliyor.

Şehrazat, ataerkil bir ailenin oğlu olan Ahmet’le ailenin karşı çıkmasına rağmen evlenmiş, bir çocuğu olmuştur. Oğulları henüz bir yaşındayken Ahmet trafik kazasında ölmüş, Şehrazat oğluyla hayat mücadelesine atılmıştır. Ancak genç kadının talihsizliği bu kadarla kalmamış, oğlunun lösemi olduğunu öğrenmiş, tedavisi için canla başla çalışmaya başlamıştır. Hikaye Şehrazat’ın oğlunun tedavisi için 200 bin dolar bulmak zorunda kalması ile başlar. Tedavi belirlenmiş, Kaan’a ilik verecek donör bulunmuş, iş paraya kalmıştır. Çocuğunu yaşatmak için her çareyi deneyen genç kadın, çalıştığı şirketin patronlarından birine başvurur. Patronundan gelen teklif hayatının akışını değiştirecek, Şehrazat’ı altüst etmeye yetecektir.

Asya, ödül almak ve burs sınavına katılmak için Eskişehir’de kaldığı yetimhaneden İstanbul’a bırakıldığı yetimhaneye gelmiştir. Asya’yı İstanbul’da yetimhanede tanıyıp dost bildiği Ercan karşılar. Asya, İstanbul’a geldiği andan itibaren hayatını değiştirecek olan Yiğit’le karşılaşır. Bu karşılaşma Asya için, Yiğit’le aşklarının başlangıcı olurken öte yandan hayatının sır perdesi aralanmaya başlayacaktır.

Asi, Antakya’nın köklü ailelerinden, Kozcuoğulları’nın kızı, Demir ise, İstanbul’da yaşayan tanınmış genç bir işadamıdır. Bir gün Antakya’ya gelen Demir, tesadüf eseri Asi’yle tanışır. Asi’yi ilk anda tarlada çalışan bir köylü kızı sanan Demir, garip bir şekilde bu güzel ve akıllı kızdan etkilenir. Belki de Asi ona küçük bir çocukken bu topraklarda kaybettiği toprak işçisi olan annesini hatırlatmıştır. \n\nDemir, bir yandan annesinin yıllar önce başına gelenlerden sorumlu tuttuğu aileyi araştırırken, diğer yandan da Asi’yle aralarındaki çekim her geçen gün biraz daha artar. Aradığı aileyi sonunda bulan Demir, hiç ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Onu çok etkileyen işçi kız Asi’yle, peşinde olduğu ailenin arasında sürpriz bir ilişki vardır.

Varoşların güzelliğiyle dillere destan Elif'i, gönlünü mahallenin yürekli delikanlısı Yılmaz'a kaptırmıştır. Dürüstlüğüyle çevresindekilerin sevgisini kazanmayı başaran Yılmaz'ın gözü Elif'ten başka kimseyi görmez. Birbirlerine deli gibi aşık olan Yılmaz ve Elif'in tüm arzuları, masallardaki gibi hayatları boyunca mutlu olmaktır. \n\nElif'in çalıştığı Teksil fabrikasının veliahdı Ömer, Elif'i görünce büyülenmiş ve yakın takibe almıştır. Varoşlardan çok uzakta zengin bir hayat yaşayan Ömer ve kız kardeşi Filiz için samimi bir aşka sahip olmak en büyük zenginliktir. Filiz yurt dışında eğitim görmüştür ve işinde çok başarılıdır. Beklenmedik bir kaza Elif, Yılmaz, Ömer ve Filiz'in kaderlerini birleştirecektir.

Almancı biri ailenin kızı ile evlenip Almanya'ya giden Cevahir, üç ay sonra boşanmış olarak eve dönünce durgun olmayan ortalık daha da karışır. Evin babası, kızı Nazan'ı evlendirip evin nüfusunu azaltmaya çalışırken Cevahir’in yeniden eve dönmesi bütün planları altüst eder. \n\nAilesine çok çektiren, ne okuyan ne de çalışıp hayatını bir düzene sokan Cevahir’in hiçbir şey olmamış gibi davranması, ailenin reisi babayı iyice çileden çıkarır ve onu eve kabul etmez. Sokakta kalmak istemeyen Cevahir kendince bir çözüm üretir fakat bu çözüm de kız kardeşi ile nişanlısının arasını bozar. \n\nÜstelik Cevahir gelir gelmez sadece ailesini değil, bütün mahalleyi de karıştırmayı başarır. Evlenip Almanya’ya gitmeden önceki sevgilisi Şükufe artık ezeli düşmanı Koyu Bilal ile birliktedir. Bunu öğrenen Cevahir ortalığı birbirine katar.

Mert Savaş, şehir hayatından sıkılan ve doğa özlemi çeken izleyicilere rehberlik ediyor ve doğal güzellikleri ekrana taşıyor.

Pasaportunuz tamam, vizenizi aldınız, otel de ayarlandıysa o zaman Çok Gezenti ile gezmeye başlamak için her şey tamam!\n\nBurak Akkul'un hazırlayıp sunduğu Çok Gezenti ile ülke ülke gezip nerede ne yenir, hangi otel daha iyidir, görmeden gelmeyin denilen yerler nerelerdir öğreneceksiniz.

Sert, aslında ne kadar duygusal olsa da duygularını göstermekten kaçınan, anti romantik, kıskanç Taş Fırın erkeği Haluk ile modern, kariyerinin zirvesinde olan ve romantizm beklentisinden hiç vazgeçmeyen Meltem’in evlilikleri, dostlarıyla ilişkileri, iş hayatları ve ev içi küçük problemleri her zamanki gibi ön plandadır. Artık çocuklar büyümüş ve her ikisi de evden gitmiştir. Ancak Haluk ve Meltem, Emine ve Emine’nin kayınvalidesi Kükrek Kadriye sayesinde hiç yalnız kalmazlar. Dominant teyze Gönül ve Zero Tuna’nın gündemi TEOG’dur. Çocukları Beton Orçun ve Merve TEOG sınavına hazırlanmaktadır. Bir TEOG annesi olan Gönül, çocukları internetten uzaklaştırıp ders çalışmalarını sağlamak için elinden geleni yapar.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

Dört çiftin kıyasıya yarıştığı programda, çiftlerin birbirlerini ne kadar tanıdıkları eğlenceli bir şekilde ekrana geliyor.

Müzisyen ve yapımcı Ercan Saatçi’nin sunuculuğunu yaptığı Çok Akustik her bölümde ayrı bir ünlü ismi ağırlıyor.

Mert Savaş, şehir hayatından sıkılan ve doğa özlemi çeken izleyicilere rehberlik ediyor ve doğal güzellikleri ekrana taşıyor.

Almancı biri ailenin kızı ile evlenip Almanya'ya giden Cevahir, üç ay sonra boşanmış olarak eve dönünce durgun olmayan ortalık daha da karışır. Evin babası, kızı Nazan'ı evlendirip evin nüfusunu azaltmaya çalışırken Cevahir’in yeniden eve dönmesi bütün planları altüst eder. \n\nAilesine çok çektiren, ne okuyan ne de çalışıp hayatını bir düzene sokan Cevahir’in hiçbir şey olmamış gibi davranması, ailenin reisi babayı iyice çileden çıkarır ve onu eve kabul etmez. Sokakta kalmak istemeyen Cevahir kendince bir çözüm üretir fakat bu çözüm de kız kardeşi ile nişanlısının arasını bozar. \n\nÜstelik Cevahir gelir gelmez sadece ailesini değil, bütün mahalleyi de karıştırmayı başarır. Evlenip Almanya’ya gitmeden önceki sevgilisi Şükufe artık ezeli düşmanı Koyu Bilal ile birliktedir. Bunu öğrenen Cevahir ortalığı birbirine katar.

Sert, aslında ne kadar duygusal olsa da duygularını göstermekten kaçınan, anti romantik, kıskanç Taş Fırın erkeği Haluk ile modern, kariyerinin zirvesinde olan ve romantizm beklentisinden hiç vazgeçmeyen Meltem’in evlilikleri, dostlarıyla ilişkileri, iş hayatları ve ev içi küçük problemleri her zamanki gibi ön plandadır. Artık çocuklar büyümüş ve her ikisi de evden gitmiştir. Ancak Haluk ve Meltem, Emine ve Emine’nin kayınvalidesi Kükrek Kadriye sayesinde hiç yalnız kalmazlar. Dominant teyze Gönül ve Zero Tuna’nın gündemi TEOG’dur. Çocukları Beton Orçun ve Merve TEOG sınavına hazırlanmaktadır. Bir TEOG annesi olan Gönül, çocukları internetten uzaklaştırıp ders çalışmalarını sağlamak için elinden geleni yapar.

Son dönemde en çok istek alan şarkılar ve türküler Klip Saati'nde... Programda farklı müzik türlerine yer veriliyor.

Varoşların güzelliğiyle dillere destan Elif'i, gönlünü mahallenin yürekli delikanlısı Yılmaz'a kaptırmıştır. Dürüstlüğüyle çevresindekilerin sevgisini kazanmayı başaran Yılmaz'ın gözü Elif'ten başka kimseyi görmez. Birbirlerine deli gibi aşık olan Yılmaz ve Elif'in tüm arzuları, masallardaki gibi hayatları boyunca mutlu olmaktır. \n\nElif'in çalıştığı Teksil fabrikasının veliahdı Ömer, Elif'i görünce büyülenmiş ve yakın takibe almıştır. Varoşlardan çok uzakta zengin bir hayat yaşayan Ömer ve kız kardeşi Filiz için samimi bir aşka sahip olmak en büyük zenginliktir. Filiz yurt dışında eğitim görmüştür ve işinde çok başarılıdır. Beklenmedik bir kaza Elif, Yılmaz, Ömer ve Filiz'in kaderlerini birleştirecektir.

Almancı biri ailenin kızı ile evlenip Almanya'ya giden Cevahir, üç ay sonra boşanmış olarak eve dönünce durgun olmayan ortalık daha da karışır. Evin babası, kızı Nazan'ı evlendirip evin nüfusunu azaltmaya çalışırken Cevahir’in yeniden eve dönmesi bütün planları altüst eder. \n\nAilesine çok çektiren, ne okuyan ne de çalışıp hayatını bir düzene sokan Cevahir’in hiçbir şey olmamış gibi davranması, ailenin reisi babayı iyice çileden çıkarır ve onu eve kabul etmez. Sokakta kalmak istemeyen Cevahir kendince bir çözüm üretir fakat bu çözüm de kız kardeşi ile nişanlısının arasını bozar. \n\nÜstelik Cevahir gelir gelmez sadece ailesini değil, bütün mahalleyi de karıştırmayı başarır. Evlenip Almanya’ya gitmeden önceki sevgilisi Şükufe artık ezeli düşmanı Koyu Bilal ile birliktedir. Bunu öğrenen Cevahir ortalığı birbirine katar.

Pasaportunuz tamam, vizenizi aldınız, otel de ayarlandıysa o zaman Çok Gezenti ile gezmeye başlamak için her şey tamam!\n\nBurak Akkul'un hazırlayıp sunduğu Çok Gezenti ile ülke ülke gezip nerede ne yenir, hangi otel daha iyidir, görmeden gelmeyin denilen yerler nerelerdir öğreneceksiniz.

Mert Savaş, şehir hayatından sıkılan ve doğa özlemi çeken izleyicilere “Rehber”lik ediyor ve doğal güzellikleri ekrana taşıyor.

Sert, aslında ne kadar duygusal olsa da duygularını göstermekten kaçınan, anti romantik, kıskanç Taş Fırın erkeği Haluk ile modern, kariyerinin zirvesinde olan ve romantizm beklentisinden hiç vazgeçmeyen Meltem’in evlilikleri, dostlarıyla ilişkileri, iş hayatları ve ev içi küçük problemleri her zamanki gibi ön plandadır. Artık çocuklar büyümüş ve her ikisi de evden gitmiştir. Ancak Haluk ve Meltem, Emine ve Emine’nin kayınvalidesi Kükrek Kadriye sayesinde hiç yalnız kalmazlar. Dominant teyze Gönül ve Zero Tuna’nın gündemi TEOG’dur. Çocukları Beton Orçun ve Merve TEOG sınavına hazırlanmaktadır. Bir TEOG annesi olan Gönül, çocukları internetten uzaklaştırıp ders çalışmalarını sağlamak için elinden geleni yapar.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

Dört çiftin kıyasıya yarıştığı programda, çiftlerin birbirlerini ne kadar tanıdıkları eğlenceli bir şekilde ekrana geliyor.

Balkan Harbi ve İzmir’in işgal dönemiyle başlayan, kimin hain, kimin kahraman olduğunun ilk bakışta asla anlaşılamayacağı büyük bir savaşın içerisinde, parçalanan bir ailenin yeniden bir araya gelme hikayesi...

Pasaportunuz tamam, vizenizi aldınız, otel de ayarlandıysa o zaman Çok Gezenti ile gezmeye başlamak için her şey tamam!\n\nBurak Akkul'un hazırlayıp sunduğu Çok Gezenti ile ülke ülke gezip nerede ne yenir, hangi otel daha iyidir, görmeden gelmeyin denilen yerler nerelerdir öğreneceksiniz.

Almancı biri ailenin kızı ile evlenip Almanya'ya giden Cevahir, üç ay sonra boşanmış olarak eve dönünce durgun olmayan ortalık daha da karışır. Evin babası, kızı Nazan'ı evlendirip evin nüfusunu azaltmaya çalışırken Cevahir’in yeniden eve dönmesi bütün planları altüst eder. \n\nAilesine çok çektiren, ne okuyan ne de çalışıp hayatını bir düzene sokan Cevahir’in hiçbir şey olmamış gibi davranması, ailenin reisi babayı iyice çileden çıkarır ve onu eve kabul etmez. Sokakta kalmak istemeyen Cevahir kendince bir çözüm üretir fakat bu çözüm de kız kardeşi ile nişanlısının arasını bozar. \n\nÜstelik Cevahir gelir gelmez sadece ailesini değil, bütün mahalleyi de karıştırmayı başarır. Evlenip Almanya’ya gitmeden önceki sevgilisi Şükufe artık ezeli düşmanı Koyu Bilal ile birliktedir. Bunu öğrenen Cevahir ortalığı birbirine katar.

Sert, aslında ne kadar duygusal olsa da duygularını göstermekten kaçınan, anti romantik, kıskanç Taş Fırın erkeği Haluk ile modern, kariyerinin zirvesinde olan ve romantizm beklentisinden hiç vazgeçmeyen Meltem’in evlilikleri, dostlarıyla ilişkileri, iş hayatları ve ev içi küçük problemleri her zamanki gibi ön plandadır. Artık çocuklar büyümüş ve her ikisi de evden gitmiştir. Ancak Haluk ve Meltem, Emine ve Emine’nin kayınvalidesi Kükrek Kadriye sayesinde hiç yalnız kalmazlar. Dominant teyze Gönül ve Zero Tuna’nın gündemi TEOG’dur. Çocukları Beton Orçun ve Merve TEOG sınavına hazırlanmaktadır. Bir TEOG annesi olan Gönül, çocukları internetten uzaklaştırıp ders çalışmalarını sağlamak için elinden geleni yapar.

Son dönemde en çok istek alan şarkılar ve türküler Klip Saati'nde... Programda farklı müzik türlerine yer veriliyor.

Varoşların güzelliğiyle dillere destan Elif'i, gönlünü mahallenin yürekli delikanlısı Yılmaz'a kaptırmıştır. Dürüstlüğüyle çevresindekilerin sevgisini kazanmayı başaran Yılmaz'ın gözü Elif'ten başka kimseyi görmez. Birbirlerine deli gibi aşık olan Yılmaz ve Elif'in tüm arzuları, masallardaki gibi hayatları boyunca mutlu olmaktır. \n\nElif'in çalıştığı Teksil fabrikasının veliahdı Ömer, Elif'i görünce büyülenmiş ve yakın takibe almıştır. Varoşlardan çok uzakta zengin bir hayat yaşayan Ömer ve kız kardeşi Filiz için samimi bir aşka sahip olmak en büyük zenginliktir. Filiz yurt dışında eğitim görmüştür ve işinde çok başarılıdır. Beklenmedik bir kaza Elif, Yılmaz, Ömer ve Filiz'in kaderlerini birleştirecektir.

Gaziantep'in ünlü baklavacısı Kahraman Usta'nın kızı Nazlı, Ankara da üniversite eğitimini bitirmiş memleketine dönmüştür. Nazlı yakışıklı, yabancı bir gençle tanışır. Bu genç, ailesi İstanbul'dan Atina'ya göç etmiş Niko adında bir Yunanlıdır. Nazlı ve Niko birbirlerine deliler gibi aşık olurlar. Ancak aşireti ile sözlüsü Nazlı'nın peşine düşer. Ayrıca Niko'nun, ses yıldızı sevgilisi Anna da bu aşk için büyük bir engeldir. Bu da yetmezmiş gibi Niko'nun ailesi Türklerden, Nazlı'nın ailesi de Yunanlılardan nefret etmektedir.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

Asi, Antakya’nın köklü ailelerinden, Kozcuoğulları’nın kızı, Demir ise, İstanbul’da yaşayan tanınmış genç bir işadamıdır. Bir gün Antakya’ya gelen Demir, tesadüf eseri Asi’yle tanışır. Asi’yi ilk anda tarlada çalışan bir köylü kızı sanan Demir, garip bir şekilde bu güzel ve akıllı kızdan etkilenir. Belki de Asi ona küçük bir çocukken bu topraklarda kaybettiği toprak işçisi olan annesini hatırlatmıştır. \n\nDemir, bir yandan annesinin yıllar önce başına gelenlerden sorumlu tuttuğu aileyi araştırırken, diğer yandan da Asi’yle aralarındaki çekim her geçen gün biraz daha artar. Aradığı aileyi sonunda bulan Demir, hiç ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Onu çok etkileyen işçi kız Asi’yle, peşinde olduğu ailenin arasında sürpriz bir ilişki vardır.

En yakın arkadaşı çılgın sevimli Deniz’in partilerinden birinde, Narin’in hiç iyileşmeyen yarası, Deniz’in yurt dışından dönen güzel kız kardeşi ile elele kapıdan girer. Irmak bir bankanın genel müdürü yardımcısı olan Fırat ile çıkmaktadır ve niyetleri ciddidir. Aradan geçen onca yıl sonra Fırat, Narin’i tanımamış gibidir. Ancak geçmişten gelen ve Narin’in tırnaklarıyla kazıyarak kurduğu huzurlu, güvenli hayatını altüst edecek olan başka gölgeler de vardır...

Yıl 1967. Ali Akarsu uzun yol gemilerinde ikinci kaptanlık yapmaktadır ve zamanının çoğunu ailesinden uzaklarda gemilerde geçirmektedir. Ailenin reisi geçim derdi için okyanus ötelerinde giderken, aileyi bir arada tutan dört çocuğuna hem annelik hem de babalık yapan ise eşi Cemile’dir. \n\nUzun bir seferin ardından Ali evine dönmektedir. Evin ahalisi, özellikle de Cemile tatlı bir telaş içindedir. Mete, Berrin, Aylin ama en çok da dört çocuğun en küçüğü olan Osman babasının dönüşünü pencerede beklemektedir. Ali her ne kadar ailesine kavuştuğu için mutlu görünse de halinde bir gariplik vardır. Üstelik daha ilk günden Mete’nin okuldaki haytalıkları ortaya çıkınca Ali, sinirlerine hakim olamaz. Evde büyük bir tartışma patlak verir. Ali’nin kızı Berrin ile de aralarında aşamadığı bir soğukluk vardır. \n \nAncak Akarsu Ailesi’nin hayatı Cemile’nin kocasının ceketinde bulduğu mektup ile tamamen değişecektir.

Birbirlerine çok bağlı iki kız kardeş olan Yasemin ve Mine’nin hayatı annelerinin başına gelen talihsiz bir olay yüzünden değişir. Artık gidebilecekleri tek bir yerleri vardır; o da anneanneleri Münevver Hanım’ın konağıdır. Çaresizlik yolunun Münevver Hanım’ın kapısında bittiği o sabah, her biri için yeni bir kaderin başlangıcı olacaktır.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

İbrahim Selim sunduğu sevilen yarışma programı Kelime Oyunu ekrana geliyor.

Birbirinden çok zıt ve farklı iki aile, bir takım tesadüfler sonucu Cihangir’in göbeğinde; yan yana, hatta aynı terasta bir arada yaşamaya mahkum olunca iki taraf için de artık her gün yepyeni bir macera ve beklenmedik sürprizlerle doludur.

Konsept danışmanlığını ve sunuculuğunu Kriminalist Prof. Dr. Sevil Atasoy’un yaptığı, yaşanmış gerçek suç hikâyelerinden yola çıkarak oluşturulan Kanıt; zekice yapıldığına inanılan cinayetlerin, hırsızlıkların, adam kaçırmaların yani birçok suç olayının nasıl çözüldüğünü ve hangi noktada kimlerin ne kadar etkisi olduğunu ekrana getiriyor.\n\nSuçluların bıraktıkları delillerin nasıl tespit edildiği, uzmanlar tarafından titizlikle nasıl ortaya çıkarıldığı, bir kadının yumurtalıklarından yaşının hesaplanması, kirpiklerde bulunan tozlardan maktulun hangi coğrafyadan geldiği, olay sırasında çevrede bulunan kan izlerinin açısı gibi pek çok ayrıntının bir suçu çözmedeki yardımının önemi gözler önüne seriliyor.

İbrahim Selim sunduğu sevilen yarışma programı Kelime Oyunu ekrana geliyor.

Şehrazat, ataerkil bir ailenin oğlu olan Ahmet’le ailenin karşı çıkmasına rağmen evlenmiş, bir çocuğu olmuştur. Oğulları henüz bir yaşındayken Ahmet trafik kazasında ölmüş, Şehrazat oğluyla hayat mücadelesine atılmıştır. Ancak genç kadının talihsizliği bu kadarla kalmamış, oğlunun lösemi olduğunu öğrenmiş, tedavisi için canla başla çalışmaya başlamıştır. Hikaye Şehrazat’ın oğlunun tedavisi için 200 bin dolar bulmak zorunda kalması ile başlar. Tedavi belirlenmiş, Kaan’a ilik verecek donör bulunmuş, iş paraya kalmıştır. Çocuğunu yaşatmak için her çareyi deneyen genç kadın, çalıştığı şirketin patronlarından birine başvurur. Patronundan gelen teklif hayatının akışını değiştirecek, Şehrazat’ı altüst etmeye yetecektir.

Şehrazat, ataerkil bir ailenin oğlu olan Ahmet’le ailenin karşı çıkmasına rağmen evlenmiş, bir çocuğu olmuştur. Oğulları henüz bir yaşındayken Ahmet trafik kazasında ölmüş, Şehrazat oğluyla hayat mücadelesine atılmıştır. Ancak genç kadının talihsizliği bu kadarla kalmamış, oğlunun lösemi olduğunu öğrenmiş, tedavisi için canla başla çalışmaya başlamıştır. Hikaye Şehrazat’ın oğlunun tedavisi için 200 bin dolar bulmak zorunda kalması ile başlar. Tedavi belirlenmiş, Kaan’a ilik verecek donör bulunmuş, iş paraya kalmıştır. Çocuğunu yaşatmak için her çareyi deneyen genç kadın, çalıştığı şirketin patronlarından birine başvurur. Patronundan gelen teklif hayatının akışını değiştirecek, Şehrazat’ı altüst etmeye yetecektir.

Asya, ödül almak ve burs sınavına katılmak için Eskişehir’de kaldığı yetimhaneden İstanbul’a bırakıldığı yetimhaneye gelmiştir. Asya’yı İstanbul’da yetimhanede tanıyıp dost bildiği Ercan karşılar. Asya, İstanbul’a geldiği andan itibaren hayatını değiştirecek olan Yiğit’le karşılaşır. Bu karşılaşma Asya için, Yiğit’le aşklarının başlangıcı olurken öte yandan hayatının sır perdesi aralanmaya başlayacaktır.

Asya, ödül almak ve burs sınavına katılmak için Eskişehir’de kaldığı yetimhaneden İstanbul’a bırakıldığı yetimhaneye gelmiştir. Asya’yı İstanbul’da yetimhanede tanıyıp dost bildiği Ercan karşılar. Asya, İstanbul’a geldiği andan itibaren hayatını değiştirecek olan Yiğit’le karşılaşır. Bu karşılaşma Asya için, Yiğit’le aşklarının başlangıcı olurken öte yandan hayatının sır perdesi aralanmaya başlayacaktır.

Asi, Antakya’nın köklü ailelerinden, Kozcuoğulları’nın kızı, Demir ise, İstanbul’da yaşayan tanınmış genç bir işadamıdır. Bir gün Antakya’ya gelen Demir, tesadüf eseri Asi’yle tanışır. Asi’yi ilk anda tarlada çalışan bir köylü kızı sanan Demir, garip bir şekilde bu güzel ve akıllı kızdan etkilenir. Belki de Asi ona küçük bir çocukken bu topraklarda kaybettiği toprak işçisi olan annesini hatırlatmıştır. \n\nDemir, bir yandan annesinin yıllar önce başına gelenlerden sorumlu tuttuğu aileyi araştırırken, diğer yandan da Asi’yle aralarındaki çekim her geçen gün biraz daha artar. Aradığı aileyi sonunda bulan Demir, hiç ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Onu çok etkileyen işçi kız Asi’yle, peşinde olduğu ailenin arasında sürpriz bir ilişki vardır.

Varoşların güzelliğiyle dillere destan Elif'i, gönlünü mahallenin yürekli delikanlısı Yılmaz'a kaptırmıştır. Dürüstlüğüyle çevresindekilerin sevgisini kazanmayı başaran Yılmaz'ın gözü Elif'ten başka kimseyi görmez. Birbirlerine deli gibi aşık olan Yılmaz ve Elif'in tüm arzuları, masallardaki gibi hayatları boyunca mutlu olmaktır. \n\nElif'in çalıştığı Teksil fabrikasının veliahdı Ömer, Elif'i görünce büyülenmiş ve yakın takibe almıştır. Varoşlardan çok uzakta zengin bir hayat yaşayan Ömer ve kız kardeşi Filiz için samimi bir aşka sahip olmak en büyük zenginliktir. Filiz yurt dışında eğitim görmüştür ve işinde çok başarılıdır. Beklenmedik bir kaza Elif, Yılmaz, Ömer ve Filiz'in kaderlerini birleştirecektir.

Gaziantep'in ünlü baklavacısı Kahraman Usta'nın kızı Nazlı, Ankara da üniversite eğitimini bitirmiş memleketine dönmüştür. Nazlı yakışıklı, yabancı bir gençle tanışır. Bu genç, ailesi İstanbul'dan Atina'ya göç etmiş Niko adında bir Yunanlıdır. Nazlı ve Niko birbirlerine deliler gibi aşık olurlar. Ancak aşireti ile sözlüsü Nazlı'nın peşine düşer. Ayrıca Niko'nun, ses yıldızı sevgilisi Anna da bu aşk için büyük bir engeldir. Bu da yetmezmiş gibi Niko'nun ailesi Türklerden, Nazlı'nın ailesi de Yunanlılardan nefret etmektedir.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

Asi, Antakya’nın köklü ailelerinden, Kozcuoğulları’nın kızı, Demir ise, İstanbul’da yaşayan tanınmış genç bir işadamıdır. Bir gün Antakya’ya gelen Demir, tesadüf eseri Asi’yle tanışır. Asi’yi ilk anda tarlada çalışan bir köylü kızı sanan Demir, garip bir şekilde bu güzel ve akıllı kızdan etkilenir. Belki de Asi ona küçük bir çocukken bu topraklarda kaybettiği toprak işçisi olan annesini hatırlatmıştır. \n\nDemir, bir yandan annesinin yıllar önce başına gelenlerden sorumlu tuttuğu aileyi araştırırken, diğer yandan da Asi’yle aralarındaki çekim her geçen gün biraz daha artar. Aradığı aileyi sonunda bulan Demir, hiç ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Onu çok etkileyen işçi kız Asi’yle, peşinde olduğu ailenin arasında sürpriz bir ilişki vardır.

En yakın arkadaşı çılgın sevimli Deniz’in partilerinden birinde, Narin’in hiç iyileşmeyen yarası, Deniz’in yurt dışından dönen güzel kız kardeşi ile elele kapıdan girer. Irmak bir bankanın genel müdürü yardımcısı olan Fırat ile çıkmaktadır ve niyetleri ciddidir. Aradan geçen onca yıl sonra Fırat, Narin’i tanımamış gibidir. Ancak geçmişten gelen ve Narin’in tırnaklarıyla kazıyarak kurduğu huzurlu, güvenli hayatını altüst edecek olan başka gölgeler de vardır...

Yıl 1967. Ali Akarsu uzun yol gemilerinde ikinci kaptanlık yapmaktadır ve zamanının çoğunu ailesinden uzaklarda gemilerde geçirmektedir. Ailenin reisi geçim derdi için okyanus ötelerinde giderken, aileyi bir arada tutan dört çocuğuna hem annelik hem de babalık yapan ise eşi Cemile’dir. \n\nUzun bir seferin ardından Ali evine dönmektedir. Evin ahalisi, özellikle de Cemile tatlı bir telaş içindedir. Mete, Berrin, Aylin ama en çok da dört çocuğun en küçüğü olan Osman babasının dönüşünü pencerede beklemektedir. Ali her ne kadar ailesine kavuştuğu için mutlu görünse de halinde bir gariplik vardır. Üstelik daha ilk günden Mete’nin okuldaki haytalıkları ortaya çıkınca Ali, sinirlerine hakim olamaz. Evde büyük bir tartışma patlak verir. Ali’nin kızı Berrin ile de aralarında aşamadığı bir soğukluk vardır. \n \nAncak Akarsu Ailesi’nin hayatı Cemile’nin kocasının ceketinde bulduğu mektup ile tamamen değişecektir.

Birbirlerine çok bağlı iki kız kardeş olan Yasemin ve Mine’nin hayatı annelerinin başına gelen talihsiz bir olay yüzünden değişir. Artık gidebilecekleri tek bir yerleri vardır; o da anneanneleri Münevver Hanım’ın konağıdır. Çaresizlik yolunun Münevver Hanım’ın kapısında bittiği o sabah, her biri için yeni bir kaderin başlangıcı olacaktır.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

İbrahim Selim sunduğu sevilen yarışma programı Kelime Oyunu ekrana geliyor.

Birbirinden çok zıt ve farklı iki aile, bir takım tesadüfler sonucu Cihangir’in göbeğinde; yan yana, hatta aynı terasta bir arada yaşamaya mahkum olunca iki taraf için de artık her gün yepyeni bir macera ve beklenmedik sürprizlerle doludur.

Konsept danışmanlığını ve sunuculuğunu Kriminalist Prof. Dr. Sevil Atasoy’un yaptığı, yaşanmış gerçek suç hikâyelerinden yola çıkarak oluşturulan Kanıt; zekice yapıldığına inanılan cinayetlerin, hırsızlıkların, adam kaçırmaların yani birçok suç olayının nasıl çözüldüğünü ve hangi noktada kimlerin ne kadar etkisi olduğunu ekrana getiriyor.\n\nSuçluların bıraktıkları delillerin nasıl tespit edildiği, uzmanlar tarafından titizlikle nasıl ortaya çıkarıldığı, bir kadının yumurtalıklarından yaşının hesaplanması, kirpiklerde bulunan tozlardan maktulun hangi coğrafyadan geldiği, olay sırasında çevrede bulunan kan izlerinin açısı gibi pek çok ayrıntının bir suçu çözmedeki yardımının önemi gözler önüne seriliyor.

İbrahim Selim sunduğu sevilen yarışma programı Kelime Oyunu ekrana geliyor.

Şehrazat, ataerkil bir ailenin oğlu olan Ahmet’le ailenin karşı çıkmasına rağmen evlenmiş, bir çocuğu olmuştur. Oğulları henüz bir yaşındayken Ahmet trafik kazasında ölmüş, Şehrazat oğluyla hayat mücadelesine atılmıştır. Ancak genç kadının talihsizliği bu kadarla kalmamış, oğlunun lösemi olduğunu öğrenmiş, tedavisi için canla başla çalışmaya başlamıştır. Hikaye Şehrazat’ın oğlunun tedavisi için 200 bin dolar bulmak zorunda kalması ile başlar. Tedavi belirlenmiş, Kaan’a ilik verecek donör bulunmuş, iş paraya kalmıştır. Çocuğunu yaşatmak için her çareyi deneyen genç kadın, çalıştığı şirketin patronlarından birine başvurur. Patronundan gelen teklif hayatının akışını değiştirecek, Şehrazat’ı altüst etmeye yetecektir.

Asya, ödül almak ve burs sınavına katılmak için Eskişehir’de kaldığı yetimhaneden İstanbul’a bırakıldığı yetimhaneye gelmiştir. Asya’yı İstanbul’da yetimhanede tanıyıp dost bildiği Ercan karşılar. Asya, İstanbul’a geldiği andan itibaren hayatını değiştirecek olan Yiğit’le karşılaşır. Bu karşılaşma Asya için, Yiğit’le aşklarının başlangıcı olurken öte yandan hayatının sır perdesi aralanmaya başlayacaktır.

Asi, Antakya’nın köklü ailelerinden, Kozcuoğulları’nın kızı, Demir ise, İstanbul’da yaşayan tanınmış genç bir işadamıdır. Bir gün Antakya’ya gelen Demir, tesadüf eseri Asi’yle tanışır. Asi’yi ilk anda tarlada çalışan bir köylü kızı sanan Demir, garip bir şekilde bu güzel ve akıllı kızdan etkilenir. Belki de Asi ona küçük bir çocukken bu topraklarda kaybettiği toprak işçisi olan annesini hatırlatmıştır. \n\nDemir, bir yandan annesinin yıllar önce başına gelenlerden sorumlu tuttuğu aileyi araştırırken, diğer yandan da Asi’yle aralarındaki çekim her geçen gün biraz daha artar. Aradığı aileyi sonunda bulan Demir, hiç ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Onu çok etkileyen işçi kız Asi’yle, peşinde olduğu ailenin arasında sürpriz bir ilişki vardır.

Varoşların güzelliğiyle dillere destan Elif'i, gönlünü mahallenin yürekli delikanlısı Yılmaz'a kaptırmıştır. Dürüstlüğüyle çevresindekilerin sevgisini kazanmayı başaran Yılmaz'ın gözü Elif'ten başka kimseyi görmez. Birbirlerine deli gibi aşık olan Yılmaz ve Elif'in tüm arzuları, masallardaki gibi hayatları boyunca mutlu olmaktır. \n\nElif'in çalıştığı Teksil fabrikasının veliahdı Ömer, Elif'i görünce büyülenmiş ve yakın takibe almıştır. Varoşlardan çok uzakta zengin bir hayat yaşayan Ömer ve kız kardeşi Filiz için samimi bir aşka sahip olmak en büyük zenginliktir. Filiz yurt dışında eğitim görmüştür ve işinde çok başarılıdır. Beklenmedik bir kaza Elif, Yılmaz, Ömer ve Filiz'in kaderlerini birleştirecektir.

Gaziantep'in ünlü baklavacısı Kahraman Usta'nın kızı Nazlı, Ankara da üniversite eğitimini bitirmiş memleketine dönmüştür. Nazlı yakışıklı, yabancı bir gençle tanışır. Bu genç, ailesi İstanbul'dan Atina'ya göç etmiş Niko adında bir Yunanlıdır. Nazlı ve Niko birbirlerine deliler gibi aşık olurlar. Ancak aşireti ile sözlüsü Nazlı'nın peşine düşer. Ayrıca Niko'nun, ses yıldızı sevgilisi Anna da bu aşk için büyük bir engeldir. Bu da yetmezmiş gibi Niko'nun ailesi Türklerden, Nazlı'nın ailesi de Yunanlılardan nefret etmektedir.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

Asi, Antakya’nın köklü ailelerinden, Kozcuoğulları’nın kızı, Demir ise, İstanbul’da yaşayan tanınmış genç bir işadamıdır. Bir gün Antakya’ya gelen Demir, tesadüf eseri Asi’yle tanışır. Asi’yi ilk anda tarlada çalışan bir köylü kızı sanan Demir, garip bir şekilde bu güzel ve akıllı kızdan etkilenir. Belki de Asi ona küçük bir çocukken bu topraklarda kaybettiği toprak işçisi olan annesini hatırlatmıştır. \n\nDemir, bir yandan annesinin yıllar önce başına gelenlerden sorumlu tuttuğu aileyi araştırırken, diğer yandan da Asi’yle aralarındaki çekim her geçen gün biraz daha artar. Aradığı aileyi sonunda bulan Demir, hiç ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Onu çok etkileyen işçi kız Asi’yle, peşinde olduğu ailenin arasında sürpriz bir ilişki vardır.

En yakın arkadaşı çılgın sevimli Deniz’in partilerinden birinde, Narin’in hiç iyileşmeyen yarası, Deniz’in yurt dışından dönen güzel kız kardeşi ile elele kapıdan girer. Irmak bir bankanın genel müdürü yardımcısı olan Fırat ile çıkmaktadır ve niyetleri ciddidir. Aradan geçen onca yıl sonra Fırat, Narin’i tanımamış gibidir. Ancak geçmişten gelen ve Narin’in tırnaklarıyla kazıyarak kurduğu huzurlu, güvenli hayatını altüst edecek olan başka gölgeler de vardır...

Yıl 1967. Ali Akarsu uzun yol gemilerinde ikinci kaptanlık yapmaktadır ve zamanının çoğunu ailesinden uzaklarda gemilerde geçirmektedir. Ailenin reisi geçim derdi için okyanus ötelerinde giderken, aileyi bir arada tutan dört çocuğuna hem annelik hem de babalık yapan ise eşi Cemile’dir. \n\nUzun bir seferin ardından Ali evine dönmektedir. Evin ahalisi, özellikle de Cemile tatlı bir telaş içindedir. Mete, Berrin, Aylin ama en çok da dört çocuğun en küçüğü olan Osman babasının dönüşünü pencerede beklemektedir. Ali her ne kadar ailesine kavuştuğu için mutlu görünse de halinde bir gariplik vardır. Üstelik daha ilk günden Mete’nin okuldaki haytalıkları ortaya çıkınca Ali, sinirlerine hakim olamaz. Evde büyük bir tartışma patlak verir. Ali’nin kızı Berrin ile de aralarında aşamadığı bir soğukluk vardır. \n \nAncak Akarsu Ailesi’nin hayatı Cemile’nin kocasının ceketinde bulduğu mektup ile tamamen değişecektir.

Birbirlerine çok bağlı iki kız kardeş olan Yasemin ve Mine’nin hayatı annelerinin başına gelen talihsiz bir olay yüzünden değişir. Artık gidebilecekleri tek bir yerleri vardır; o da anneanneleri Münevver Hanım’ın konağıdır. Çaresizlik yolunun Münevver Hanım’ın kapısında bittiği o sabah, her biri için yeni bir kaderin başlangıcı olacaktır.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

İbrahim Selim sunduğu sevilen yarışma programı Kelime Oyunu ekrana geliyor.

Birbirinden çok zıt ve farklı iki aile, bir takım tesadüfler sonucu Cihangir’in göbeğinde; yan yana, hatta aynı terasta bir arada yaşamaya mahkum olunca iki taraf için de artık her gün yepyeni bir macera ve beklenmedik sürprizlerle doludur.

Konsept danışmanlığını ve sunuculuğunu Kriminalist Prof. Dr. Sevil Atasoy’un yaptığı, yaşanmış gerçek suç hikâyelerinden yola çıkarak oluşturulan Kanıt; zekice yapıldığına inanılan cinayetlerin, hırsızlıkların, adam kaçırmaların yani birçok suç olayının nasıl çözüldüğünü ve hangi noktada kimlerin ne kadar etkisi olduğunu ekrana getiriyor.\n\nSuçluların bıraktıkları delillerin nasıl tespit edildiği, uzmanlar tarafından titizlikle nasıl ortaya çıkarıldığı, bir kadının yumurtalıklarından yaşının hesaplanması, kirpiklerde bulunan tozlardan maktulun hangi coğrafyadan geldiği, olay sırasında çevrede bulunan kan izlerinin açısı gibi pek çok ayrıntının bir suçu çözmedeki yardımının önemi gözler önüne seriliyor.

İbrahim Selim sunduğu sevilen yarışma programı Kelime Oyunu ekrana geliyor.

Şehrazat, ataerkil bir ailenin oğlu olan Ahmet’le ailenin karşı çıkmasına rağmen evlenmiş, bir çocuğu olmuştur. Oğulları henüz bir yaşındayken Ahmet trafik kazasında ölmüş, Şehrazat oğluyla hayat mücadelesine atılmıştır. Ancak genç kadının talihsizliği bu kadarla kalmamış, oğlunun lösemi olduğunu öğrenmiş, tedavisi için canla başla çalışmaya başlamıştır. Hikaye Şehrazat’ın oğlunun tedavisi için 200 bin dolar bulmak zorunda kalması ile başlar. Tedavi belirlenmiş, Kaan’a ilik verecek donör bulunmuş, iş paraya kalmıştır. Çocuğunu yaşatmak için her çareyi deneyen genç kadın, çalıştığı şirketin patronlarından birine başvurur. Patronundan gelen teklif hayatının akışını değiştirecek, Şehrazat’ı altüst etmeye yetecektir.

Asya, ödül almak ve burs sınavına katılmak için Eskişehir’de kaldığı yetimhaneden İstanbul’a bırakıldığı yetimhaneye gelmiştir. Asya’yı İstanbul’da yetimhanede tanıyıp dost bildiği Ercan karşılar. Asya, İstanbul’a geldiği andan itibaren hayatını değiştirecek olan Yiğit’le karşılaşır. Bu karşılaşma Asya için, Yiğit’le aşklarının başlangıcı olurken öte yandan hayatının sır perdesi aralanmaya başlayacaktır.

Asi, Antakya’nın köklü ailelerinden, Kozcuoğulları’nın kızı, Demir ise, İstanbul’da yaşayan tanınmış genç bir işadamıdır. Bir gün Antakya’ya gelen Demir, tesadüf eseri Asi’yle tanışır. Asi’yi ilk anda tarlada çalışan bir köylü kızı sanan Demir, garip bir şekilde bu güzel ve akıllı kızdan etkilenir. Belki de Asi ona küçük bir çocukken bu topraklarda kaybettiği toprak işçisi olan annesini hatırlatmıştır. \n\nDemir, bir yandan annesinin yıllar önce başına gelenlerden sorumlu tuttuğu aileyi araştırırken, diğer yandan da Asi’yle aralarındaki çekim her geçen gün biraz daha artar. Aradığı aileyi sonunda bulan Demir, hiç ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Onu çok etkileyen işçi kız Asi’yle, peşinde olduğu ailenin arasında sürpriz bir ilişki vardır.

Varoşların güzelliğiyle dillere destan Elif'i, gönlünü mahallenin yürekli delikanlısı Yılmaz'a kaptırmıştır. Dürüstlüğüyle çevresindekilerin sevgisini kazanmayı başaran Yılmaz'ın gözü Elif'ten başka kimseyi görmez. Birbirlerine deli gibi aşık olan Yılmaz ve Elif'in tüm arzuları, masallardaki gibi hayatları boyunca mutlu olmaktır. \n\nElif'in çalıştığı Teksil fabrikasının veliahdı Ömer, Elif'i görünce büyülenmiş ve yakın takibe almıştır. Varoşlardan çok uzakta zengin bir hayat yaşayan Ömer ve kız kardeşi Filiz için samimi bir aşka sahip olmak en büyük zenginliktir. Filiz yurt dışında eğitim görmüştür ve işinde çok başarılıdır. Beklenmedik bir kaza Elif, Yılmaz, Ömer ve Filiz'in kaderlerini birleştirecektir.

Gaziantep'in ünlü baklavacısı Kahraman Usta'nın kızı Nazlı, Ankara da üniversite eğitimini bitirmiş memleketine dönmüştür. Nazlı yakışıklı, yabancı bir gençle tanışır. Bu genç, ailesi İstanbul'dan Atina'ya göç etmiş Niko adında bir Yunanlıdır. Nazlı ve Niko birbirlerine deliler gibi aşık olurlar. Ancak aşireti ile sözlüsü Nazlı'nın peşine düşer. Ayrıca Niko'nun, ses yıldızı sevgilisi Anna da bu aşk için büyük bir engeldir. Bu da yetmezmiş gibi Niko'nun ailesi Türklerden, Nazlı'nın ailesi de Yunanlılardan nefret etmektedir.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

Asi, Antakya’nın köklü ailelerinden, Kozcuoğulları’nın kızı, Demir ise, İstanbul’da yaşayan tanınmış genç bir işadamıdır. Bir gün Antakya’ya gelen Demir, tesadüf eseri Asi’yle tanışır. Asi’yi ilk anda tarlada çalışan bir köylü kızı sanan Demir, garip bir şekilde bu güzel ve akıllı kızdan etkilenir. Belki de Asi ona küçük bir çocukken bu topraklarda kaybettiği toprak işçisi olan annesini hatırlatmıştır. \n\nDemir, bir yandan annesinin yıllar önce başına gelenlerden sorumlu tuttuğu aileyi araştırırken, diğer yandan da Asi’yle aralarındaki çekim her geçen gün biraz daha artar. Aradığı aileyi sonunda bulan Demir, hiç ummadığı bir sürprizle karşılaşır. Onu çok etkileyen işçi kız Asi’yle, peşinde olduğu ailenin arasında sürpriz bir ilişki vardır.

En yakın arkadaşı çılgın sevimli Deniz’in partilerinden birinde, Narin’in hiç iyileşmeyen yarası, Deniz’in yurt dışından dönen güzel kız kardeşi ile elele kapıdan girer. Irmak bir bankanın genel müdürü yardımcısı olan Fırat ile çıkmaktadır ve niyetleri ciddidir. Aradan geçen onca yıl sonra Fırat, Narin’i tanımamış gibidir. Ancak geçmişten gelen ve Narin’in tırnaklarıyla kazıyarak kurduğu huzurlu, güvenli hayatını altüst edecek olan başka gölgeler de vardır...

Yıl 1967. Ali Akarsu uzun yol gemilerinde ikinci kaptanlık yapmaktadır ve zamanının çoğunu ailesinden uzaklarda gemilerde geçirmektedir. Ailenin reisi geçim derdi için okyanus ötelerinde giderken, aileyi bir arada tutan dört çocuğuna hem annelik hem de babalık yapan ise eşi Cemile’dir. \n\nUzun bir seferin ardından Ali evine dönmektedir. Evin ahalisi, özellikle de Cemile tatlı bir telaş içindedir. Mete, Berrin, Aylin ama en çok da dört çocuğun en küçüğü olan Osman babasının dönüşünü pencerede beklemektedir. Ali her ne kadar ailesine kavuştuğu için mutlu görünse de halinde bir gariplik vardır. Üstelik daha ilk günden Mete’nin okuldaki haytalıkları ortaya çıkınca Ali, sinirlerine hakim olamaz. Evde büyük bir tartışma patlak verir. Ali’nin kızı Berrin ile de aralarında aşamadığı bir soğukluk vardır. \n \nAncak Akarsu Ailesi’nin hayatı Cemile’nin kocasının ceketinde bulduğu mektup ile tamamen değişecektir.

Birbirlerine çok bağlı iki kız kardeş olan Yasemin ve Mine’nin hayatı annelerinin başına gelen talihsiz bir olay yüzünden değişir. Artık gidebilecekleri tek bir yerleri vardır; o da anneanneleri Münevver Hanım’ın konağıdır. Çaresizlik yolunun Münevver Hanım’ın kapısında bittiği o sabah, her biri için yeni bir kaderin başlangıcı olacaktır.

Akasya taksi durağında çalışan şoförlerinin ekmek kavgaları, hüzünleri, neşeleri...

İbrahim Selim sunduğu sevilen yarışma programı Kelime Oyunu ekrana geliyor.